Simplicity

"Simplicity is not a simple thing."
"Basitlik basit bir şey değildir."
Charlie CHAPLIN

1 Ocak 2015 Perşembe

SARIKAMIŞ AĞIDI


Tarihimizin en "soğuk" sayfasını oluşturan, Doğu Cephesinde kara kışa kurban verdiğimiz doksan bin civarındaki şehitlerimiz için yakılan yüzlerce ağıttan birisi, en meşhuru Sarıkamış Ağıdı. Ağıt geleneğinin en canlı olduğu Avşar boyundan ümmi bir kadının söylediği, yürekten kopup gelen ağıt, tarih derslerinde buradaki harekatla ilgili bölümde mutlaka öğrencilere dinletilmeli. 

Kayseri/Pınarbaşı’nın Sindel (Kayabaşı) Köyünden Kara Zala (Zeliha)’ya ait olduğu söylenen ağıt aynı köyden başkalarının da eklemeleri ile uzun bir ağıt olmuştur. Ancak bu dilden dile dolaşan ağıtları 4 kişinin söylediği rivayet ediliyor. Bu bilgiler kesin olmamakla birlikte, söyleyenler şöyle:

1) Kara Zala
2) Molla Mustafa, Hasan Ağa’nın oğlu, Memiş’in kardeşi
3) Hamma. Kocasıyla birlikte 6 kayını savaşa giden, Bekir Ağa’nın gelini, savaştan tek sağ dönen Bayazıt (Eyri) Çavuş’un karısı.
4) Sırıklı Döndü. Bekir Ağa’nın karısı ve savaşta ölen 6 kardeşten biri olan Hüseyin’in anası
(Kaynak: Sindel Köylüleri)

Bu ağıdın halk ağzıyla söylenişi yürekleri parçalar. Aşağıdaki linkten bir örneğini dinleyebilirsiniz: 



Allah hepsine gani gani rahmet eylesin.

---------------------*------------*---------------
Sarıkamış Ağıdının söyleyenlere göre sözleri aşağıdadır:

KARA ZALA                             

Yüce dağdan yüce dağa      
Yalım vurdu koca dağa      
Gayri telime tokanma       
Ben ölüyom Hasan Ağa      

Kaç gün oldu Anşa öleli         
Alnında kaşı hilali                
Alıbazın anasıyım                
İndi boğazı laleli                 

Sarıkamış Altınbulak         
Soğanlı’yı biz ne bilek?        
Bizim uşak gökçek gezer   
Ağca zubun gara yelek          

Ayşe bekar, Cennet bekar         
Acemi talime çıkar                 
Dört oğlum sefer ağzında           
Yusufum (Topalım) gahrımı çeker

Kuşağı belime sardım          
Gışlanın önüne vardım       
Dört oğlum asker deyince     
Orda bir aferin aldım           

Gadasını aldığım Eşe             
Tekerim dayandı daşa           
Seferiberliği durdur             
Elin öpem Enver paşa          

Şu taşları çektiriyim              
Hep dereye döktürüyüm        
Musa Ağam ayaklı yapsın       
Bende gazi yaptırıyım          




MOLLA MUSTAFA                  

Sivas’tan Sarıkamış’tan
Bir habar verin Memiş’ten
Yavaş indir arabacı
Gardaş inemez yokuştan

(Sivas’tan, Sarıkamış’tan
Yatamıyom kara düşten
Hastam zayıf arabacı
Ağır indirin inişten)

Aziziye baba yurdum
Kafkaslara tabya kurdum
Benim korkum Urus değil
Kara gışa kurban verdim

Çadırlar dağa kuruldu                           
Hücum borusu vuruldu                        
Bir Sarıkamış uğruna                            
Doksan bin şehit verildi   


 Sarıkamış derler ordunun yeri               
Yaralanan asker sevk olur geri
Benim gardaşımın iki adı var
Birisi Memiş de birisi Sarı        

Sarıkamış derler ordu dergaha                 
Garıkmış elleri tutmaz parmağa               
Yaralı Suvaz’a (Sivas) gelen Memiş’in                    
 Ta  Sindel’e geldi ganlı köynağa                

Gayanın başına çıkar                                
Derelere eder zılgıt                                    
Şarapnal gelip vuruncaaz                          
 Ganı akmış ılgıt ılgıt      


Elin elime alır da                                        
Giderim dereye aşşağa                              
Danedim (baktım) de göremedim                            
Gayıp emmimin uşağı       


SIRIKLI DÖNDÜ

Oğlu olanlar herk ediyor
Edemeyenler terk ediyor
Her nereye baktımısa
Gelin kız çifte gidiyor

Yüzbaşılar binbaşılar
Tabur taburu karşılar
Yağmur yaayıp gün daence
Yatan şehitler ışılar

Yumam ırbıgın dışını
Belaya goydun başımı
Soysuz mu ki benim oğlum
Goyup gelmez gardaşını




HAMMA

Sarıkamış ne aralı
Kimi ölmüş kimi yaralı
Bunu duyan var mı ola
Yalan dünya kurulalı?

İbrişimin gozaları
Battı Avşar gazaları
Sarıkamış’ta galdılar
Gonca gülün tazeleri

Hava soğuk kış geliyor
Bilmeyene hoş geliyor
Şarkışlaya giden ganı (kağnı)
Dolu gidip boş geliyor

Aşağıdaki dörtlükleri de 6 kardeşi Sarıkamış’ta şehit olan Bekir Ağa’nın kızı FATİŞ söylüyor:

Dokuz gardaşı ölenin
Benim gibi olur bacısı
Sivas’a tabur dökülmüş
Benim anamın kuzusu

Böyle uzun dal mı olur
Böyle çürük soy mu olur
Bir obadan bir ocaktan
Altı gelin dul mu galır.




Aşağıdaki dörtlükleri kimin söylediği belli değil. Ancak Sarıkamış ağıdı olarak bunlar da söyleniyor.

Uşak gider sürüyünen
Mehter öter boruyunan
Her nereye vardıyısam
Bir gelin var, karıyınan


Erzincan'ın fakıları
Ezan sünnet etti mola?
Avşarelli oğlancığım
Camilerde yattı mola?

Yaşa emmim oğlu yaşa,
İn atını bağla taşa.
Ne Sivas'ta eğleniyon
Öte gitsen olun paşa

Şu öksüz de dil bilmiyor
Ben oldum onun anası.
Özne misin (damat)
Sürmel'oğlum
Hani eliyin kınası?

Mor kefiye başlarında
Su içtiğim teştlerinde
Bizim uşak av ediyor
Şu Kaman'ın taşlarında

Soğanlı'da bir harp oldu
Nice canlar orda kaldı
Sarıkamış alınınca
Sağ olanlar mektup saldı

Gelinler öksüz nen'liyor
Emiş'in alnı parlıyor
Sağından yaralı aslan
Solundan kanı damlıyor




Sarıkamış görkemlice
Alnı kara perçemlice
Şu geline sahip gerek
Tor kalmadı sümsüm koca

Bu zamanda adamm' gider
Dağları bürüdü gırcı (ince kar-dolu)
Sarıkamış ta kalanın
Teri kokar burcu burcu

Karlı dağların yelkesi
Geçti feleğin öykesi
Ağca zıbın kara yelek
Geldi şehidin soyhası

Bir kurt dadandı desteme
Bir oğlan düştü hıstama (pay)
Kağıt yazar tel çekerim
Sadırazam Şeyhülislama

üç oğlum var üç taburda
Silahlar dolu kuburda
Aman oğlum sabır eyle
Çok keramet var sabırda


Kalktı ekin, kaldı firez
Cahallar (gençler) almadı muraz
Yenile onbeşli gitti
Yüzü gül gül, dudak kiraz

1 yorum:

  1. Sevgili hemşehrim, Sarıkamış Ağıtları'nı her okuyup dinlediğimde ve her söylediğimde boğazım düğümleniyor, bugülerde şehit haberlerini aldığımda olduğu gibi. Gönlünüze sağlık.

    YanıtlaSil