Simplicity

"Simplicity is not a simple thing."
"Basitlik basit bir şey değildir."
Charlie CHAPLIN

13 Şubat 2015 Cuma

BEBEKLER NEDEN AĞLAR?


Bebekler, diyorum, dünyaya gözlerini ilk açtıklarında, onun haline mi ağlarlar acaba?
"Gelmez olaydım! Görmez olaydım!" anlamındadır belki o kopardıkları vaveyla?

Ya o bazen ağlamayanlara -henüz dünyanın hali pürmelaline vaziyet edecek kadar kıvrak zekayla doğmayanlar olsa gerek- ebenin, doktorun yapıştırdığı şaplaklar? "Ne işin var da geldin? Derdine ne oldu?" diye kızgınlıklarını mı yansıtırlar ki?
Belki de bebekler, "dünyaya doğmazlar" da, "dünyaya ölürler" aslında! Ahirete ölmeden önceki ara aşama olarak... Alıştıra alıştıra ahiret için ölmek yani... Öyle ya, annenin o ilahi ev sahipliğinden, kan ve kinden, göz yaşından, hileden hurdadan başka bir şey olmayan bu dünyaya "kira süresi bitti, evi boşalt" dercesine en fazla dokuz ay on gün süren o konaklamadan , kira süresi yıllık ise onu bile tamamlayamadan, neden atılırlar ki bu dünyaya? Ağlamaları belki de o yüzdendir: "Atmayın beni sokağa, dünyanız sizin olsun. Bir kaç çiçek açıyor diye yılda bir kaç gün, inandıramazsınız beni dünyanın güzelliğine" diye isyan ediyordur belki de.
Belki de doğduğu anda ölüyordur bebekler. Kim bilir? "Ölü ağlar mı?" diyeceksiniz. Ağlamadığını nereden biliyoruz?
Bu ölmek mevzusu da karışık bir konu aslında. Ama doğum kısmına bakalım şimdi.
Bebekler ağlıyorlar ya, dünyaya gelmeyi ölüm saydıkları için hani, sonra bir de ahiret için öleceklerini bildikleri için ağlıyorlardır belki de. Kim bilir?
Sebebi ne olursa olsun... Bebekler ağlıyorlar... Dünyaya öldükleri için... Dünyayı gördükleri için... Kandırıldıklarını düşündükleri için...Anadan ayrıldıkları için... Acıktıkları için... İnsanın insan yediği yere gelmek zorunda kalan bebek ağlamasında ne yapsın? 
Annesiyle beraber ölmek isterdi herhalde bebekler, doğrudan ahiret için ölüm yani. Dünya molası vermeden.... Belki bu yüzden doğum üzerine ölen anneler şehitler gibidir... Doğrudan cennete.... O bebek de ne kadar şanslıdır aslında... Hem annesiyle beraber, hem vadedilmiş/müjdelenmiş cennet köşelerinden birinde...
"Dünyanız sizin olsun" diyordur muhtemelen. Billur ırmakları seyrederken dalıp gidiyordur dünyada kalanların halini düşünerek... Ya da annesinin dünyaya terk ettiği kardeşlerinin gelişini bekleyerek...Onların dünyada çektikleri azabı düşünüp hüzünleniyordur. 
Oysa, dünyadakiler de ne çok üzülürler doğmadan ölen kardeşleri ve anneleri için. Bilemezler ki...Onlar kendilerini dünya molasını vermekten dolayı şanslı sayadursunlar, er geç o molanın biteceğinin sıklıkla unutadursunlar, kendilerinin asıl acınacak durumda olduklarını unutadursunlar, dünyayı "es geçenler" daha mutludurlar muhtemelen.
Bebeklerin ağlaması insanları ağlatmalı asıl... " Bu da dünyaya öldü, bir de ahirete ölecek" diye...
Bebekler ağlar ya, bebekliklerine bakmadan ne ile karşılaştıklarını, başlarına nelerin geleceğini bildikleri ve bizlerin nasıl olup da o kadar aymaz olduğumuzu gördükleri içindir bu ağlama... O doğdu diye sevinmemize ağlıyordur büyük ihtimalle.
.....
Ağlama sırası "dev bebeklerde" şimdi... Buyurun... Koro halinde...Ingaaa...

2 yorum:

  1. Bir de babalar var erken ölen. Biricik yavrularını doyasıya kucağına alamadan. Doğan nasılsa ölecek bir gün. Ama ölen gitti gider. Babaannem oğluna yas olsun diye yedi yıl kıldan ördüğü iç yelek giymiş, oğul acısını unutmak için, ama ne mümkün... Bebekler böylesi acıların kokusunu alıp, doğarken onun için ağlıyorlardır belki... kim bilir...
    Ne güzel yazmışsınız, gönlünüze sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne hikayeler vardır acılı analarla dolu Anadolu'da. Belki o yüzden Anadolu denmiştir vatanıma. Sizler de sağ olun.

      Sil